Her şeyden önce güce aşığız. Kuvveti, kudreti her şeyden çok seviyoruz. Bu yüzden sahası ne olursa olsun azıcık mürekkep yalayan okuryazarlarımızın ilk işi siyaset hakkında ahkâm kesmek. Aslında şunu diyoruz siyaseti de en iyi ben bilir ben yönetirim. Çünkü en zeki, maharetli, bilge olan benim o yüzden bu kudret eli benim emrimde olmalı. Hepimiz siyasete en sadık, en siyasetçi, siyasetlü, derin siyaset ve tarih bilgisi ile donanmış, dünyayı, ekonomiyi, uluslararası ilişkileri, sosyolojiyi, ticareti, kültürü çok iyi bilenleriz. Derin ve hazık hekimler gibi arzı siyasi anatomi tezgahında kesip biçiyoruz. Kolu bacağı uzuvları yetmiyor, içine dahil olmak istiyoruz. Damarlarında akan kanı, beyninin kıvrımlarını ele geçirmenin varsa eğer devlet siyaset ruhu diye bir şey onu da üç seansta kendimize ram ettirmenin peşindeyiz. Oysa yazık ki siyaset babamızın tüm babalarımız gibi evde pek sözü pek geçmiyor artık. Yaşlandı. Aile de çoğu zaman en son duyan, cefakar, fedakar tüm babalar gibi. Zira...