Ana içeriğe atla

UYUR İDİK UYARDILAR

 




 


 

İnsan zihni katman katman. Her bir katman diğerine örtü. Soğan misali. Dıştaki içtekini saklıyor. Hayal ummanına haddü kenar yok. “Sen bu evin kapusın henüz bulup açmadın,İçindeki kenz-i bî-pâyânı, hesaba kitaba sığmayan hazineyi arzularsın.” diyor Mısri babamız. Evin kapısı kapalı. Kapıyı çal, “kim o” derlerse ne dersen de “ben” deme. Ne bileyim ben, bir şeyler de işte. Kelin dermanı olsa başına sürermiş.

Bak açtıranlar ne demiş?

Açtırdım kapıyı, girdim içeri
Aklımı başımdan aldı o peri
Dedim sende buldum halis cevheri
Dedi yok yok bir mehenge sür beni.

Yani, yanisi yok. Kapıyı açtırınca, periyi bulunca, kaldıysa aklın karışmasın. Sus. Aman çenen düşmesin.

 

“Dinle neyden” diyor büyükler ya da “işitin ey yarenler.” Oku! nidası var kitabın evvel emrinde. Kulağını dört aç. Uyan ey gözlerim gafletten uyan. “İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar” diyor adı görklü Mustafa. Onun yüzü suyu hürmetine uyan.

 

Çok yemek uyku yapar, çok yeme. Alışkanlıklar, konfor, iş, güç, oyalar insanı. Geçici cennetler, uçmaklar. Suretler. Bak ne diyor Yunus Babamız. “Aşık mı diyem ben ona, Tanrı'nın uçmağın seve, Uçmak dahi tuzak imiş, mümin canları tutmaya.” Tutulma. Alışma. Yol bitti, menzil buymuş deme. Ben bu işten bir şey anlamadım deme. Gidecek yol var. İçi var içi var. İçte durma, içe var.

 

Kitle kültürü uyutur. Antidepresanlar, ağrı kesiciler, diziler, markalar, dövizler, dolarlar, bitkoinler, alışverişler, kariyerler, diplomalar, kadro dereceler, unvanlar, sosyal medyalar, paylaşımlar, takipçiler, beğeniler, nutuklar, bitmek bilmez toplantılar, komisyonlar, sempozyumlar, paneller, seçimler, demokrasiler, koltuklar, atamalar, nakiller, pembe yalanlar, hatta inanmayacaksın ama kitaplar… bazan en çok kitaplar uyutur. İki sayfa okuyunca uyursun. Uyuma. Kulağın kirişte olsun.

 

Dost uyutmaz, ismini sayıklamak uyutmaz, yara uyutmaz, tuz uyutmaz, çığlık, bebek ağlaması, ezan, gazel, uzun hava, rüzgar, dalga sesi, ahu göz, hilal kaş, Yusuf kokusu, ayrılık hüznü bunlar uyutmaz.

 

Uyku haindir, uyandım dersin, seni içine çeker. “Sıcak yatak” der, “azcık uyu” der, “ne olacak” der, “bunca uyanık kaldın ne oldu” der, “herkes uykuda bir sen misin…” der, elinden geleni, diline geleni der. Dokuz dereden su getirir. Kanma, uyuma. Hep uyanık kalana kadar uyuma. Sınırda nöbet tutar gibi, hasta ananın başında bekler gibi…

 

Bazan uyandırır dedikleri de zamanla uyutur. Uyanık ol. Mesela inanç, sorgulanmayan, tazelenmeyen kabuk bağlayan, ezberleşen iman da uyutur. Ritüelleşirse, alışkanlık yaparsa, hırkaya, kelama, unvana, çıkara, kimliğe, binaya, alışverişe dönüşürse derin uyutur. Nemli uykulara doyamazsın.

Uyuma kurban olduğum. Gidecek yolun var daha. Uyuma...

 

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YETERSİZ BAKİYE (ÖYKÜ)

Abi yetersiz bakiye diyor. Karşı taraf "ne diyor" diye sormuş olmalı telefonda. Yetersiz bakiye diyor abi. Sen ödedin değil mi geçen ayın borcunu. Abi ödedin de niye yetersiz diyor bu Allah aşkına. Sıradaki orta yaşlı hanım sabırsız. Bukleli saçlarına üfürüyor sıkıntıdan. Püf diyor. Bukle havalanıyor. Ablanın aceleden ziyade tahammülü yok gibi. Göz göze geliyorlar. Gözünü oyar adamın abla alimallah. Elinde kedi maması gözüne çarpıyor. Celal sırıtıyor en masum haliyle, abla kusura bakma hemen halledeceğim diyor. Celal'in rengi ruhsarı solmuş beti benzi atmış, alı al moru mor. Yer yarılsa içine girse. Dokunsan ağlayacak. Sinirden değil mahcubiyetten. İsmi Celal kendi pamuk. Kızdığını gören olmamıştır. Sinirleri alınmış mübarek. Hafif yanaklı, bembeyaz surat. Utanınca vücudunun bütün kanı yanaklara doluyor sanki. Bildiğin beş yaşında oğlan çocuğu. Oldu bitti utangaç Celal. Sosyal mobik mi fobik mi ondan işte. Komşunun kızı Yasemin öyle diyor. Yasemin fingirdeğin önde gideni...
Latin Amerikalı Kalkınma Eleştirileri Modern Dünya Sistemi’nin en önemli çevre unsurlarından biri olarak Latin Amerika’dan hakim kalkınma paradigmasına yönelik eleştiriler esaslı bir yekûn tutuyor. Şilili Manfred Max Neef’in, Meksikalı Gustava Esteva’nın, Kolombiyalı Arturo Escobar’ın ve makaleyi de kaleme alan Arjantinli Maristella Svampa’nın katkılarıyla ilerleyen bu eleştirel literatür hakkında bilgilendirici bir makale. Umarım faydalı olur.   Latin Amerikalı Kalkınma Eleştirileri Latin Amerika’da hakim kalkınma nosyonuna yönelik eleştirel yaklaşımlar Roma Kulübü’nün [1] 1972’de yayımladığı “Büyümenin Sınırları” raporuna kadar gider. Bu eleştiriler sürdürülebilir kalkınmadan emtia öncülerinin yayılmasına kadar uzanan geniş bir yelpazede çağdaş bir içeriğe sahiptir. Latin Amerika düşüncesindeki üç kilit meseleyi şöyle sıralayabiliriz:   1.       Tüketim toplumu eleştirisi (70-80 ler) 2.       Post kalkınmacı eleştiriler (90’...
  Han'ı irfanla okumak... Byung Chul Han çağdaş bir düşünür, 1959 doğumlu. Güney Kore asıllı, metalürji okuduktan sonra Almanya’ya göç etmiş. Berlin Üniversitesi’nde Kültür teorisi, sanat, estetik dersleri veren bir profesör. Bugünlerde “Güzeli Kurtarmak” isimli hacim olarak ince ama derinliği olan kitabını lezzetli bir tercüme ile azar azar okuyorum. Han’ın kitabını Mustafa Tatcı hocamdan yıllardır şerhlerini dinlediğim Yunus Emre ve Niyazi Mısri’nin zihnimde biriken nutukları ile birlikte okuduğumu farkettim. Böylesi çağdaş düşünürleri tanıdıkça bizim irfani geleneğimizi dünya dillerine açmanın önemine bir kez daha ikna oluyorum. Öyle sanıyorum ki çağdaş filozoflar büyük bir emek çektikten sonra bizim irfani geleneğimizin ancak kıyılarına varabilecekler ve 21. Asır bu irfanın küresel kültüre daha çok mal olduğu, daha çok anlaşıldığı bir zaman dilimi olacak. Üzülerek söylüyorum ama bu kaynağa bir kez ulaştıklarında da bizim yakın tarihimizin mahalle kavgalarından, kendi tarihi ve...