Ana içeriğe atla

ÇALA ÇALA BİR HAVAYI BULUR

 

Enseyi Karartmayalım Dostlar, Çala Çala Bir Havayı Bulur
Bir okkacık balı, bir dönümlük malı olan düşünsün dostlar. Ne dem baki ne gam baki, enseyi karartmayalım. Devri şadi de geçer gussayı matem de. Hepsi geçer, kendi kalır. Dolar boşalır, yuro dürülür. Bitkoin bitlenir. Açığı kapanır, borcu ödenir. Olur işte.
Allah azımıza çok bereketi versin. Devletimizi başımızdan eksik etmesin. Halden anlayalım. Rabbena hep bana demeyelim. Üstte olan alttakini aşağı itmesin elinden tutup kaldırsın. Altta olan üsttekine haset etmesin. "Haset etme ne olur çalış senin de olur" vecizesi minibüs arkalarında, kamyon kasalarında kalmasın, herkesi gayrete getirsin.
Mühim olan ağız tadı dostlar. Sofrada yağ bal olsa yar olmasa neye yarar. Vücut belli 80-90 kilo. Ömrü de bir o kadar sene. Yiyeceği içeceği, nasibi belli. Çok olsa bir batman. Dünyayı yutamazsın ya.
Ölüm var, büyük öğretmen. Kanaati öğrenmezsek kara toprak öğretir. Bak kırktan sonra geliyor habercisi. Kırk yıl biriktirdiğimiz sandalda yük oluyor. At atabilirsen. Kıyamadığın her şey yük, Batırır alimallah. Kolestrolü, şekeri düşür, göbeği kabayı nasıl eriteceğiz diye girmediğimiz kılık yok.
Hak ettiğimizden fazlasını, kredi kartına dokuza bölerek, bir yıl sonraki kazancımızı şimdiden harcamayalım. Kimsenin işine karışmayız ama ayfon fotomuz da eksik oluversin. Alemde her şeyin bir değeri var, geri dönüşüm diyorlar, döngüsel ekonomi diyorlar. Sana fazla olan başkasının işini görür. Sana kerih gelen ikrah getirten başkasına ziyafet, hazine. Değer katalım. zamanımıza, emeğimize, sevgimize.
Spekülatif olmadan olmuş gibi gösterilen demek, zihin cambazlığı, göz bağcılığı. Bir şey olduğu yok. Gök çökmedi ya. Yiyecek ekmeğimiz var çok şükür. Makro ekonomi bir çetrefil pazar. Anlayana aşk olsun. Al sat, ver kat, ört yat. Biz kendi mikro ekonomi dünyamıza bakalım. Eldekiyle mutlu olmayı bilelim. Moral gitti mi kolay geri gelmez. Gönlü hoş tutalım. Hoşluk olsun.
Kulunuz...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YETERSİZ BAKİYE (ÖYKÜ)

Abi yetersiz bakiye diyor. Karşı taraf "ne diyor" diye sormuş olmalı telefonda. Yetersiz bakiye diyor abi. Sen ödedin değil mi geçen ayın borcunu. Abi ödedin de niye yetersiz diyor bu Allah aşkına. Sıradaki orta yaşlı hanım sabırsız. Bukleli saçlarına üfürüyor sıkıntıdan. Püf diyor. Bukle havalanıyor. Ablanın aceleden ziyade tahammülü yok gibi. Göz göze geliyorlar. Gözünü oyar adamın abla alimallah. Elinde kedi maması gözüne çarpıyor. Celal sırıtıyor en masum haliyle, abla kusura bakma hemen halledeceğim diyor. Celal'in rengi ruhsarı solmuş beti benzi atmış, alı al moru mor. Yer yarılsa içine girse. Dokunsan ağlayacak. Sinirden değil mahcubiyetten. İsmi Celal kendi pamuk. Kızdığını gören olmamıştır. Sinirleri alınmış mübarek. Hafif yanaklı, bembeyaz surat. Utanınca vücudunun bütün kanı yanaklara doluyor sanki. Bildiğin beş yaşında oğlan çocuğu. Oldu bitti utangaç Celal. Sosyal mobik mi fobik mi ondan işte. Komşunun kızı Yasemin öyle diyor. Yasemin fingirdeğin önde gideni...
Latin Amerikalı Kalkınma Eleştirileri Modern Dünya Sistemi’nin en önemli çevre unsurlarından biri olarak Latin Amerika’dan hakim kalkınma paradigmasına yönelik eleştiriler esaslı bir yekûn tutuyor. Şilili Manfred Max Neef’in, Meksikalı Gustava Esteva’nın, Kolombiyalı Arturo Escobar’ın ve makaleyi de kaleme alan Arjantinli Maristella Svampa’nın katkılarıyla ilerleyen bu eleştirel literatür hakkında bilgilendirici bir makale. Umarım faydalı olur.   Latin Amerikalı Kalkınma Eleştirileri Latin Amerika’da hakim kalkınma nosyonuna yönelik eleştirel yaklaşımlar Roma Kulübü’nün [1] 1972’de yayımladığı “Büyümenin Sınırları” raporuna kadar gider. Bu eleştiriler sürdürülebilir kalkınmadan emtia öncülerinin yayılmasına kadar uzanan geniş bir yelpazede çağdaş bir içeriğe sahiptir. Latin Amerika düşüncesindeki üç kilit meseleyi şöyle sıralayabiliriz:   1.       Tüketim toplumu eleştirisi (70-80 ler) 2.       Post kalkınmacı eleştiriler (90’...
  Han'ı irfanla okumak... Byung Chul Han çağdaş bir düşünür, 1959 doğumlu. Güney Kore asıllı, metalürji okuduktan sonra Almanya’ya göç etmiş. Berlin Üniversitesi’nde Kültür teorisi, sanat, estetik dersleri veren bir profesör. Bugünlerde “Güzeli Kurtarmak” isimli hacim olarak ince ama derinliği olan kitabını lezzetli bir tercüme ile azar azar okuyorum. Han’ın kitabını Mustafa Tatcı hocamdan yıllardır şerhlerini dinlediğim Yunus Emre ve Niyazi Mısri’nin zihnimde biriken nutukları ile birlikte okuduğumu farkettim. Böylesi çağdaş düşünürleri tanıdıkça bizim irfani geleneğimizi dünya dillerine açmanın önemine bir kez daha ikna oluyorum. Öyle sanıyorum ki çağdaş filozoflar büyük bir emek çektikten sonra bizim irfani geleneğimizin ancak kıyılarına varabilecekler ve 21. Asır bu irfanın küresel kültüre daha çok mal olduğu, daha çok anlaşıldığı bir zaman dilimi olacak. Üzülerek söylüyorum ama bu kaynağa bir kez ulaştıklarında da bizim yakın tarihimizin mahalle kavgalarından, kendi tarihi ve...