Ana içeriğe atla

BALKANLARI BÖLÜŞMEK

 


Washington merkezli Muhafazakar eğilimli Jamestown Vakfı'nın kıdemli uzmanı olan Janusz Bugajski'nin İstraga.ba adlı internet sitesi için kaleme aldığı 08.04.2023 tarihinde yayımlanan yazı Balkan politikasına yönelik güncel bir fotoğraf sunuyor.

Bugajski Vaşington ve Brüksel’in bir aradan sonra Batı Balkanlara yönelik bir tasarım içinde olduklarına dair emareleri okuyor. Bu tasarım Belgrad, Zagreb ve Tiran’dan oluşan üç ana bölgesel gücün aralarında ekonomik ve politik nüfuz alanları pay ederek tatmin edilmesi üzerine kurulu.

Boşnaklar, Karadağlılar, Kosovalılar ve Kuzey Makedonyalılar ise bu sürecin daha çok tabi olan unsurları konumunda. Söz konusu her ne kadar bir sınır değişikliği ya da sıcak bir çatışma yaratmadan Batı Balkanlarda barış ve istikrara yönelse de içinde üç açmazı da barındırıyor. Makalenin tercümesini linkte bulabilirseniz.

Yugoslavya  Savaşlarının üzerinden 20 yıldan uzun bir zaman geçmesine rağmen Bosna hala derin bir bölünmüşlük ve fonksiyonel atalet içinde, Sırbistan Kosova’nın devlet statüsünü hala tanımadı ve Karadağ bağımsızlık sürecinde hala tehditlerle karşı karşıya.her hangi bir silahlı çatışmaya meydan vermeden  içten içe mayalanan çatışmaları dindirmek, etnik olarak daha homojen devlet yapılanmaları üretmek ve ülkesel anlaşmazlıkları ortadan kaldırmak için çeşitli planlar ortaya konuyor.

Geçtiğimiz yıl yaşanan gelişmeler Vaşington ve Brüksel arasında bölgesel sorunların çözümüne yönelik bir tasarımın işaretlerini veriyor.  Sözde plan Balkanlardaki çatışma alanının çekirdeğinin Arnavut ve Sırplar arasında olduğunu ve Hırvatlarında üçüncü bir başat bölgesel güç olduğu kabulüne dayanıyor. Eğer bu anlaşmazlıklar bir çözüme ulaştırılabilirse Batı Balkanlarda uzun ve kalıcı bir barış ve istikrar dönemine ulaşılabileceği hesap ediliyor. Sınır değişiklikleri, bölünmeler ve dahil etmeler yerine pllanın amacı Belgrad, Tiran ve Zagreb’I açıkça tatmin edecek bölgesel nüfuz alanları üretmek üzerinde duruyor.

Geçen yıl boyunca bir çok batılı inisiyatif böylesi planın olduğuna dair inancı teyit eden emareler gösterdi. Bunlar Hırvat milliyetçilerinin yararına olacak şekilde seçim yasalarının değiştirilmesi, Sırp milliyetçilerini tatmin edecek şekilde Kosova’da Sırp Belediyeler Birliğinin planlanmış yaratımı ve devlet kurumları üzerinde Sırp milliyetçiliğinin etkisini arttırmayı meşrulaştıran Karadağ’da yeni kurulan hükümet gibi emareler bu plana dair işaretler olarak görülebilir.

Üçlü planın özü daha küçük komşular üzerinde politik ve ekonomik nüfuz ve komşu ülkelerdeki soydaş topluluklar üzerinde daha doğrudan bir kontrol sağlamak suretiyle Belgrad, Tiran ve Zagreb’I ödüllendirmek.  Seçim manipülasyonu yardımıyla Hırvatistan HDZ’yi Saraybosna’daki hükümeti Bosna Hersek dahilinde ayrı bir Hırvat entitesi yaratmaya gerek bile kalmaksızın bloke edecek şekilde kullanabilecek. Yüksek Temsilci Christian Schmidt bu süreçte demokratik seçim sisteminin gelişimini destekliyor olduğu yönündeki ısrarlı iddialarına rağmen derinden suçlu.

Plana gore Sırbistan Bosna Hersek’teki Sırp Entitesi üzerinde resmi bir içerme ya da dölünme yaşatmakasızın büyük ölçüde hakimiyet sağlayacak. Sırp ve Hırvat milliyetçileri Bosna’daki devlet kurumlarını ortak bir şekilde kötürüm bırakabilir. Öte yandan Zagreb ve Belgrad diğer bölgesel girişimlere dair Boşnakların menfaatlerini dışarda bırakarak ortak bir menfaat elde edecek şekilde işbirliğine gidebilir.

Müttefikleri ve uyduları üzerinden Belgrad hükümet ve meclisteki Sırp milliyetçileri ve Ortodoks kilisesinin de yardımıyla Karadağ’I Sırplaştırma hedefini izleyecek kudreti kendinde bulabilecek. Daha derin bir bölgesel ekonomik kaldıraç elde etmek için ABD ve AB'nin teşvikiyle eş zamanlı olarak “Açık Balkanlar” girişimini geliştirebilecek. Yine Sırbistan Priştina’nın aldığı ve Belgrad’ın tasvip etmediği her hangi bir kararı engellemek üzere Meclis ve hükümetteki Sırp vekilleri ve belediyeler birliğini kullanabilecektir. Böylece Vuciç hükümeti Sırbistan’ın Kosova’dan her hangi bir toprak parçası almadan ya da hatta Kosova devletini tanımadan Kosova’daki Sırp nüfusu kuşattığı iddiasında bulunabilecektir.

 

Arnavutluk ise Kosova ile daha yakın bağlarla herhangi bri gerçek kurumsal ya da ülkesel birleşmeye gitmeksizin daha geniş bir bölgesel nüfuz alanı elde edebilecektir. Tiran sınırlarda herhangi bir resmi değişiklik yapmaksızın tarihi ihtiraslarını tatmin edecek “etnik bir Arnavutluk” kurduğunu dahi iddia edebilecektir. Karadağ ve Kuzey Makedonya’daki Arnavut partileri ellerindeki belediye ya da belde örgütlenmeleri aracılığıyla Sırbistan’ın Kosova’da uyguladığı modele bernze bir şekilde daha geniş bir özerklik talebinde bulunurlarsa bu devlet ele geçirme sürecine bu iki ülke de dahil olabilcektir.

 

Üçlü planın üç bölgesel gücün hakimiyetini sağlayacağı varsayılmakta  ve daha küçük devletlerinse  uluslararası baskı altında bölgesel istikrarı sağlamak için buna uyması beklenecektir. Buna rağmen plan yazarlarının yüksek umutlarına rağmen yeni çatışmaları ve kolketif şiddeti tetikleyecek üç ciddi açmazı içinde barındırmaktadır.

lk olarak, Yugoslavya'nın çöküşünden bu yana uluslararası tanınma ile müstakil ulus ve devlet kimlikleri güçlenen Karadağlılar, Boşnaklar ve Kosovalılar, bağımsızlıklarını sınırlamaya yönelik her türlü girişime direneceklerdir.dahası onları ddaha geniş çaplı politik ve ekonomik bir düzenlemeye tabi kılmak arayışı demokratik gelişimin ve çok ulusluluğun dibini oyan bir muhalefeti ve etnik bir direnişi getirecektir. Paradoksal olarak da batının hakim ulusal güçleri tatmin etme girişimleri demokrrasi ve medeni hakları güçlendirmeyi hedefleyen batı ajandası ile ters düşecek ve aksi yönde olacaktır.

Planın ikinci açmazı Hırvatistan, Sırbistan ve Arnavutluk’un çok düz bir mantıkla Vaşington ve Brüksel tarafından açıktan desteklenen bu planı doğrudan sınırlarını toprak elde ederek genişletmeye yönelik bir yeşil ışık, bri ilk adım olarak yorumlamaları olacaktır. Yeni bölünme süreci öyle bir gecede olmayacaktır ama Boşnaklar, Kosovalılar ve Karadağlılar bu iri kıyım komşularının mütecaviz tavırlarına karşı aktif bir direniş içine girdikçe bu süreç de hızlanabilecektir. Politik nüfuz elde etme girişimlerinin neden olacağı bir takım etnik çatışmalar Belgrad. Zagreb ve Tiran’a etnik soydaşlarını korumak ve zora başvurmak üzere bahaneler verecektir.

Planın üçüncü menfi sonucu da batı balkanlarda kendisine daha geniş bir alan elde edeceğinden Moskova’nın tahripkar nüfuzunu arttıracak olmasıdır. Kremlin NATO ittifakının dibini oyacak nüfuzlu bir Sırbistan devleti fırsatının ve Hırvat ve Arnavut elitlerinin huzurunu kaçıracak daha geniş bir alan elde etmenin tadını çıkaracaktır. İşin aslında çözüm bekleyen tüm anlaşmazlıkları kalıcı olarak çözmek için tasarlanmış bu Batı planı, uygulamada yeni bölgesel çatışmalara yol açacak ve son yirmi yılda katedilen mesafenin çoğunu tersine çevirecektir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YETERSİZ BAKİYE (ÖYKÜ)

Abi yetersiz bakiye diyor. Karşı taraf "ne diyor" diye sormuş olmalı telefonda. Yetersiz bakiye diyor abi. Sen ödedin değil mi geçen ayın borcunu. Abi ödedin de niye yetersiz diyor bu Allah aşkına. Sıradaki orta yaşlı hanım sabırsız. Bukleli saçlarına üfürüyor sıkıntıdan. Püf diyor. Bukle havalanıyor. Ablanın aceleden ziyade tahammülü yok gibi. Göz göze geliyorlar. Gözünü oyar adamın abla alimallah. Elinde kedi maması gözüne çarpıyor. Celal sırıtıyor en masum haliyle, abla kusura bakma hemen halledeceğim diyor. Celal'in rengi ruhsarı solmuş beti benzi atmış, alı al moru mor. Yer yarılsa içine girse. Dokunsan ağlayacak. Sinirden değil mahcubiyetten. İsmi Celal kendi pamuk. Kızdığını gören olmamıştır. Sinirleri alınmış mübarek. Hafif yanaklı, bembeyaz surat. Utanınca vücudunun bütün kanı yanaklara doluyor sanki. Bildiğin beş yaşında oğlan çocuğu. Oldu bitti utangaç Celal. Sosyal mobik mi fobik mi ondan işte. Komşunun kızı Yasemin öyle diyor. Yasemin fingirdeğin önde gideni...
Latin Amerikalı Kalkınma Eleştirileri Modern Dünya Sistemi’nin en önemli çevre unsurlarından biri olarak Latin Amerika’dan hakim kalkınma paradigmasına yönelik eleştiriler esaslı bir yekûn tutuyor. Şilili Manfred Max Neef’in, Meksikalı Gustava Esteva’nın, Kolombiyalı Arturo Escobar’ın ve makaleyi de kaleme alan Arjantinli Maristella Svampa’nın katkılarıyla ilerleyen bu eleştirel literatür hakkında bilgilendirici bir makale. Umarım faydalı olur.   Latin Amerikalı Kalkınma Eleştirileri Latin Amerika’da hakim kalkınma nosyonuna yönelik eleştirel yaklaşımlar Roma Kulübü’nün [1] 1972’de yayımladığı “Büyümenin Sınırları” raporuna kadar gider. Bu eleştiriler sürdürülebilir kalkınmadan emtia öncülerinin yayılmasına kadar uzanan geniş bir yelpazede çağdaş bir içeriğe sahiptir. Latin Amerika düşüncesindeki üç kilit meseleyi şöyle sıralayabiliriz:   1.       Tüketim toplumu eleştirisi (70-80 ler) 2.       Post kalkınmacı eleştiriler (90’...
  Han'ı irfanla okumak... Byung Chul Han çağdaş bir düşünür, 1959 doğumlu. Güney Kore asıllı, metalürji okuduktan sonra Almanya’ya göç etmiş. Berlin Üniversitesi’nde Kültür teorisi, sanat, estetik dersleri veren bir profesör. Bugünlerde “Güzeli Kurtarmak” isimli hacim olarak ince ama derinliği olan kitabını lezzetli bir tercüme ile azar azar okuyorum. Han’ın kitabını Mustafa Tatcı hocamdan yıllardır şerhlerini dinlediğim Yunus Emre ve Niyazi Mısri’nin zihnimde biriken nutukları ile birlikte okuduğumu farkettim. Böylesi çağdaş düşünürleri tanıdıkça bizim irfani geleneğimizi dünya dillerine açmanın önemine bir kez daha ikna oluyorum. Öyle sanıyorum ki çağdaş filozoflar büyük bir emek çektikten sonra bizim irfani geleneğimizin ancak kıyılarına varabilecekler ve 21. Asır bu irfanın küresel kültüre daha çok mal olduğu, daha çok anlaşıldığı bir zaman dilimi olacak. Üzülerek söylüyorum ama bu kaynağa bir kez ulaştıklarında da bizim yakın tarihimizin mahalle kavgalarından, kendi tarihi ve...