Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
  Doğanın dilinden anlamak: Amazon Yerlilerinin Kametsa Asaike Anlayışı Doğa küser mi? Kuşların kanatları gibi kalpleri de kırılır mı? Ağaçlar alınganlık yapar mı, dağlar insana sırtını döner mi, deniz bizimle arasını açar mı, ırmaklar bir gidip bir daha dönmeyebilir mi, hayvanlar bize yüz çevirebilir mi? Amazonlu Ashaninka halkına göre bu mümkün. Ağaçlar meyve, tarlalar tahıl vermiyorsa, denizler kusuyor ve gökyüzünden zehir yağıyorsa doğanın küstüğünü söylemek için yeni bir dil bilmeye gerek olmadığını düşünüyorlar.   İnsanoğlu bir kez kendisi dışındaki tüm varlıkla arasına nifak tohumları eker, onlarla olan ezeli ahdini unutup, aralarındaki kadim bağı, dayanışmayı, paylaşımı unutursa Kametsa Asaike bozulur ve onu yeniden tamir edebilmek için çok çaba göstermek gerekir. Peru iç savaşının şiddet ortamında ve büyük çaplı madencilik faaliyetleri neticesinde binlerce yıldır yaşadıkları topraklardaki düzen bozulan Ashaninka halkı geleneksel hikmetlerinden yola çıkarak doğa ...
  Kyosei; Japon Çevreci Düşüncesi   Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser. Sürekli daha fazlasını isteyen, ne pahasına olursa olsun büyümeyi, kendi çıkarlarını önceleyen bir anlayışın değer üretmek yerine var olanı sömürdüğü, tükettiği, yaşlı dünyamızın ocağına incir ağacı diktiği aşikâr. Her şeyin metalaştığı ve piyasa değerinin hâkim değer haline geldiği dünyamızda çevre ve iklim sorunları başta olmak üzere küresel sorunların çözümüne dair batı merkezli yaklaşımların ötesinde daha çoğul, yerel-geleneksel tecrübeleri, geleneksel bilgi biçimlerini değerli gören bir yaklaşıma ihtiyaç var. Aslına bakılırsa yeryüzünde tüm geleneksel birikimler paylaşımcı, toplulukçu bir birlik beraberlik dilini konuşabiliyor. Tüm coğrafyalarda insanı tabiatla, kendisi dışındaki türlerle ve kültürlerle insaflı bir ilişki kurmaya davet eden düşünceler boy gösteriyor. Kyosei de Japon kültürünün “birlik ve iyilik” öğütleyen bir felsefesi. İnsanı merkeze alan ve geri kalan bütün varlıkları...
    Çevreci bir Rabbinin Söyledikleri. Tikkun Olam geleneksel Yahudi inancında “dünyayı tamir etmek” demek. Bir Rabbi’nin kaleme aldığı makale bu inancın küresel çevre sorunlarının çözümünde işe yarayacağını öne sürüyor. Her ne kadar mutaassıp Yahudiler kavramların bu şekilde modernize edilmesine karşı çıksa da liberal ve ABD menşeli Yahudi gruplar bu tarz güncellemeleri önemsiyor. Rabbi, Şabat Günü uygulamasının kapitalizmin kendini 7 yılda bir rektefeden geçireceği böylece sistemin aksayan yanlarını tespit edip, gelecek altı yılı planlayacak bir uygulamaya dönüştürülebileceğini öneriyor.   Aynı zamanda 7 yılda bir kez gelecek bu zaman diliminde bireyler yeni işler, farklı deneyimler ve kendilerini düşünebilmek için vakit kazanabilecek. Rabbi bir din adamından beklenecek bir şekilde kapitalizmin hep daha çoğunu talep eden arsızlığı, tatminsizliği ve şükürsüzlüğü yerine “kanaat bitmez tükenmez bir hazinedir” diyerek “bu kadarı yeter” demeyi öğütlüyor. Rabbi aynı z...
  Çevreci Etik ve İslam İnancı Yeryüzündeki tüm hayvanların ve uçan kuşların da insan gibi bir kavim olduğunu söyler Kur’an-ı Kerim. Küresel çevre sorunlarını ele alırken güçlü ve kuşatıcı bir etik zemine ihtiyaç olduğu aşikâr. Yeryüzündeki tüm kültürel ve dini birikimlerden bu etiği oluştururken faydalanmalı. Her ne kadar İslam dünyası bu sorunların çoğu zaman faili değil mağduru olmuş olsa da İslam dininin çevreci bir etiğe dair önerileri çok güçlü. Hayatın tüm alanlarında bir dengeyi ve mutedil olmayı öğütleyen Tevhid inancı insana yeryüzünde halife olmak, yeryüzünün korunmasından ve tekâmülünden mesul olmak gibi temel bir ibadet yükümlülüğü getiriyor. Diğer canlılara, doğaya, kültürlere, dillere, inançlara karşı saygıyı önemseyen İslam inancı toplumsal adalete de önemli bir yer veriyor. Çileci ve öte dünyacı olmayan İslam inancı adaletin kozmolojisini kuruyor. Her şeyi içine alan hayatın her alanını kuşatan bu derinliği ararken yazar Nawal Ammar “haya” kelimesinin yaygın an...
    Çevreci bir göz bağcılığı ve akademik bir cambazlık örneği olarak "Ekomodernizm" Batı ürettiği kavramların arkasına, önüne, sağına, soluna eklemeler yaparak yenilerini üretmeyi, sulandırmayı, aşındırmayı, içini boşaltmayı hasılı onlarla yönetmeyi iyi bilir. Çevrecilik ve post-çevrecilik de böyle göründü gözüme. Koreli İktisatçı Ha-Joon Chang’ın “merdiveni devirmek” dediği batının kendi geçtiği köprüden arkadan gelenlerin geçememesi için önerdiği kalkınma reçetelerinin iç yüzü aslında çevrecilikten de bahseder. Çevrecilik kapitalizmin ve modern teknolojinin büyüme hırsının, hak hukuk bilmezliğinin tahribatının reçetelerinden biri. Fakat bu reçete daha çok batı dışı dünya için, az gelişmiş memleketler için. Öte yandan post çevrecilik ise çevreci argümanların içini dışına getirerek, ters yüz ederek batılı-gelişmiş memleketlerin büyüme ve tahakküm çılgını liderlerine bol bol siyasi argüman sağlıyor. Ne kadar çok büyürsek, ne kadar çok teknoloji kullanırsak o kadar iyi. Çe...
  Kanlı Bilgisayarlar, Dijitalleşmenin Görünmeyen Yüzü Elimizden düşürmediğimiz cep telefonlarının ekranından kan sızıyor. Havalı diz üstülerimizin ekranında cesetler parlıyor. Kanlı Elmas filmini izleyenler hatırlayacaktır. Parmaklara yüzük olan elmasın nelere mal olduğunu. Kanlı bilgisayar ifadesi de buradan ilhamla üretilmiş. Kasiterit, volframit, koltan ve altın ampulden bilgisayar üretimine kadar her alanda ihtiyaç duyulan madenlermiş. Özellikle koltan madeninin bilgisayar üretiminde oldukça gerekli olduğunu okudum. Bu madenlerin çıkarıldığı bölgeler Demokratik Kongo örneğinde olduğu gibi milyonlarca insanın öldüğü, yerinden edildiği kanlı çatışmalara sahne oluyor. Öte yandan dijital endüstrisinin görünmeyen bir diğer yüzü de dijital atıklar meselesi. Sadece Almanya yılda 120 bin ton zehirli dijital atık üretiyor. Teknoloji üretim merkezlerindeki gayrı insani çalışma koşullarının mağduru olan işçiler intiharı bir seçenek olarak görebiliyor. Dijitalleşme ideolojisinin temiz...
  Döngüsel Ekonomi; Nereye Kadar?   Döngüsel ekonomi arayışının kaynağında sanırım bu soru yatıyor? Nereye kadar? Yegane sermayemiz olan yeryüzü bu iştaha daha ne kadar dayanır. Çocuklarımıza, gelecek nesillere sorumsuzca, müsrifçe ve maymun iştahlı bir şekilde tükettiğimiz hayatlarımızın ardından ne bırakacağız. Döngüsel Ekonomi bu işin sonunu düşünen bir grup ekonomistin   ortaya attığı bir anlayıştan doğuyor. Ürünlerin daha uzun süre, ihtiyacı olanlar tarafından ikinci kere kullanımı gibi yöntemler, teknolojiler üzerinde düşünüyor. Geri dönüşüm mantığının dahi muhafazakar bulunduğu “beşikten beşiğe” tasarımlar üzerinde çalışıyor. Kompost olarak kullanılacak tren koltuğu kumaşlarından, kendi kendini yenileyen çamaşır makinelerine kadar yenilikçi çözümler üzerinde düşünüyor. Biyomimetik/biyotaklit denilen bir akımla doğada hazır bulunan çözümlerden ilham alarak insani ve çevresel problemlere çözümler üretiyorlar. Permakültür uygulamaları ile kendi kendini idame ettir...
  AUKUS’tan BRİCS’in 20 Yılına Bakmak Afyon savaşlarından sonra Çin ve Britanya yine karşı karşıya. Britanya ve uzak akrabaları ABD ve Avustralya’nın Çin’e karşı tarihsel bir güvenlik paktı AUKUS’U oluşturduğu bu günlerde BRİCS kavramı üzerinden son yirmi yıla bakmak isteyenler için Brezilyalı ve Güney Afrikalı iki akademisyenin kaleme aldığı azıcık sola yaslı bir makale. Çin ve Rusya’nın başı çektiği Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika’nın da küreselleştirdiği BRİCS kavramının isim babası soyluluğu evlatlarına geçmeyecek, ömrüyle mukayyet olan Baron Jim O’Neill’miş. Goldman Sachs Valık Yönetimi’nin de başkanlığını yapan Baron 2001’de BRİC ismini andığında henüz hakim küresel sisteme bir alternatif oluşturacak jeopolitik bir tehditten söz etmek için erkendi. Aradan geçen 20 yıl içinde köprünün altından çok sular aktı. Çin sahip olduğu devasa küresel finans gücü ile alternatif bir küreselleşme ve uluslararası lojistik öneriyor olsa da bugüne kadar Bretton Woods ile kurulan küresel...
Latin Amerikalı Kalkınma Eleştirileri Modern Dünya Sistemi’nin en önemli çevre unsurlarından biri olarak Latin Amerika’dan hakim kalkınma paradigmasına yönelik eleştiriler esaslı bir yekûn tutuyor. Şilili Manfred Max Neef’in, Meksikalı Gustava Esteva’nın, Kolombiyalı Arturo Escobar’ın ve makaleyi de kaleme alan Arjantinli Maristella Svampa’nın katkılarıyla ilerleyen bu eleştirel literatür hakkında bilgilendirici bir makale. Umarım faydalı olur.   Latin Amerikalı Kalkınma Eleştirileri Latin Amerika’da hakim kalkınma nosyonuna yönelik eleştirel yaklaşımlar Roma Kulübü’nün [1] 1972’de yayımladığı “Büyümenin Sınırları” raporuna kadar gider. Bu eleştiriler sürdürülebilir kalkınmadan emtia öncülerinin yayılmasına kadar uzanan geniş bir yelpazede çağdaş bir içeriğe sahiptir. Latin Amerika düşüncesindeki üç kilit meseleyi şöyle sıralayabiliriz:   1.       Tüketim toplumu eleştirisi (70-80 ler) 2.       Post kalkınmacı eleştiriler (90’...